herkesin bir şarkısı olmalı

DAYIMIZ'I ANLATMAK DAHA DOĞRUSU BİR İNSANI ANLATMAK KELİMELERE CÜMLELERE DÜNYANIN EN UZUN SAYFALARINA SIĞMAYACAK KADAR ZORDUR.AMA UNUTMAMALI ANLATMALI HER BİR DALIMIZI



  Zaman su gibi akar gider derler.Bu kesinlikle doğru bir söz.Zaman su gibi akıp geçiyor ama hayatımızın belirli bir noktasında dabir parçamızı o tarihte geçmişte bırakmış olarak onsuz geçiyor.En çokta tarihlerin içinde sevdiğin kişinin gülüşünün ter almamasının bıraktığı boşluğu dolduramıyor insan.
Kocaman bir yıl geçti dayımız olmadan geride kalanlar hayata devam ettik ama hem özledik hem yaşadıklarını hatırladık andık.keşke dedik birazcık daha tutunsaydı birazcık daha gülüsmeyişini kahkalarını duysaydıklarla geçirdik bir yılı.
Ama hayatımızın en meçhulü dür ölüm.Var olmamışçasına çeker gidersin bu yüzden ölümü çok düşünmeyecek korkmayacaksın ondan.Ağlamalar yakınmalar biliyorduk bunlar sadece çaresizliğin çırpınışları idi geri getirilemeyen sevdiklerimize ulaşamamanın.



En sevdiklerimizin çok güçlü olduğunu düşünürüz , hiçbir zaman bizi bırakmayacaklarını, koruyacaklarını, sevgileri ile bakışları ile her zaman daima yanımız da olacaklarını.Çünkü onlar bize dokunuşları ile bunu hissettirmişlerdir her zaman var olacaklarını bizi bırakmayacaklarını.

  Oysa ki  bizleri bırakıp gitmeden önce ki tek istekleri bizi gidişleri ile inciltmek değil ,onlardan sonra gelen çocuklarının torunlarının etrafların da olan her kesin daha mutlu yaşamasıydı. Ama bir şeyi unutmuşlardı, bizleri aramızdan sonsuza kadar ayrılacaklarına dair hazırlamayı.Ve işte bu yüzden onları kaybettiğimiz de ağlamamız bu yüzden kabul edeme miz.

  Bu yüzden sevgili Dayımızın gidişini aramız dan ayrılışını kabul edemeyişimiz.O yıllarca uzaklardan uzak ülkelerden en güçlü olanımız dı. Tek başına her zorluğu ,her acıyı , en büyüğünden ülke ve köy ,kardeş özlemini bir şekil de bize göstermeden hissettirmeden yaşayan dayımız.Çoğu insana anlamsız gelen o özleminin en önemli noktası ,onun çocukluğunun geçtiği en güzel ,en saf çağlarının olduğu umutlarının hiç tükenmediği her şeyleri dişi ile tırnağı ile en zor olanın dan yaşadığı ,çocukluğunun geçtiği köyü. Bu yüzden dayımız her zaman ülkesine köyüne döndüğün de gözleri parlar  , her gitme zamanın da hüzünlenir di.

  Annem dayımız la yaşadığı çocukluk gençlik günlerini bu yüzden sevgi ile şen kahkahalarla anlatırdi.Acılara rağmen umutlarla birbirlerine sahip oldukları için. Bir başkadır çocukluğun da yaşadığın anlar bu yüzden önemlidir çocukluğun da yaşadığın yer.

 Oysa ki dinlediklerimden duyduklarımdan öyle zengin dört dörtlük bir çocukluk yaşamadıklarını biliyorum. Kendi kendilerini büyütüp, tarla da çalışmaları onlar için bir oyun olmuştu.Kız kardeşler ve bir abi , babası ,annesi, arkadaşıydı dayımızın. Bir birleri ile her zorluğu çocuk yaşta kucaklamış bir çok şeye bir arada gülüp bir arada mücadele etmişlerdi.Bu yüzden kopamadı köyün den bu yüzden hüzünlü gelirdi sesi . Belki zaman zaman bu ülkeye dönmek istedi her şeyi geride bırakıp çocukluğuna anıları ile dolu memleketine.Ama o en güçlü olanımız dı ya çocuklarına eşine bunu yapamazdı,yenildiğini gösteremez di.Orada da mutluydu elbette kim ailesi ile mutlu olmaz ki.Ama dayımız sadece çocukluğuna hasret ti ve bu bizleri de üzen şeydi.

O ailenin en küçük olanı ve en güçlü olanıydı,bunca zaman özlemini bizlere hissettirmeden yaşayan canımız, dayımız, her pazarını seslerimizi duymak için telefon başın da geçiren, umutlarına kavuşmak için sürekli loto oynayan ve bizlerden birer rakam isteyen dayımız.

O beden olarak bizlerden çok çok çok uzak bir ülkedey di ama o her zaman bizimle birlikteydi ve şimdi de değişen hiçbir şey olmadı o sonsuza kadar yaşadığımız nefes aldığımız süre için de hep bizimle olacak.
Ve şimdi yanınız da olan eşinize ,babanıza annenize arkadaşınıza sevgilinize,kısacası sizin bir parçanız olan herkese onları çok sevdiğinizi değerli olduklarını söyleyin.Bir gün kopup gittiğin de pişman olmamak için bunu yapın.

 Huzur için de yat dayım seni çok sevdiğimi bildiğin için çok huzurluyum bunu sana her konuşmamız da söylediğim için mutluyum.

VE BİR O KADAR DA SANA ÖZLEM DOLUYUM.

Evet yeni bir günle yine dayımız dan bahsediyorum,en iyi ilaçtır kaybettiğin değer verdiğin kişiler hakkında konuşup uzun uzun sohbetler etmek.

Dayımız her zaman kendini 20 yaşında hissederdi ,yazdım ya bi önceki yazımda da o çocukluğunun bir parçasını da yanın da Almanyalara taşımıştı.Her zaman genç dinamik olduğunu yirmilik delikanlılara taş çıkartacağını söyleyerek yengemize takılırdı.

oğlu ile birlikte spor merkezine gider eve geldiklerin de en kaslı hangimiz yarışı yapardı.Sadece Almanya da kendini genç hissetmez di dayımız,o Türkiye de de yeğenleri kadar gençti,her biri ile tek tek güreş tutar dı ve bu güreşin hiç galibi olmaz dı.Çünkü ne yeğenleri dayısına ne dayımız yeğenlerine kıyardı.En güzel galip onun sevgisiydi.


DAYIMIZIN RENKLERİ MUTLULUKLARI

Keşke böyle olmasa, sevdiklerimizle ilgili herşeyleri onların düşüncelerini sevdiklerimiz yanımız da iken bilsek öğrensek.Zaten biliyoruz diyorsanız da, onları konuşturmak için sürekli sorular yöneltip daha daha yeni şeyler öğrenmek için, tüm sevdiği sevmediği ne var ne yok sevdiklerimiz den sürekli sürekli dinlesek.Ama ne yazık ki bizler öyle bir kaptırmışız ki kendimizi yaşam da ki yolculuğumuza ,sevdiklerimizle ilgili şeyleri merak etmiyoruz.

oysa sevdiklermize yönelteceğimiz sorular da,hem onlar mutlu olacak, hemde en yakınımız da ki insanların neler den hoşlandığını ,sevdiğini görmüş olacağız bu sohbetlerle.

Ve sonun da benim gibi pişman olmayacaksınız pişmanlık duymayacaksınız.Ben çünkü dayıma en sevdiği rengin ne olduğunu hiç sormadım.Hangi rengi çok sever yaşadığı süre için de hiç bilemedim ta ki bugüne kadar, kızından seraptan öğrenene kadar.
 Meğer dayım ne güzel bir rengi seviyormuş ,aslında dayımız bir mevsime ait olan en sevdiği mevsim de gördüğü tüm renkleri seviyormuş.Yaz da gördüğü onun içini ısıtan tüm renkler onun ruhuna dokunuyormuş.Sıcağı yazı bu yüzden çok severmiş.Kim soğuk renkleri sever ki gülümsemek için, her insanın sıcak renkleri için de hissetmeye ihtiyacı vardır ve dayımız da o renkleri öyle güzel yakalamış ki ben bunu yaşadığı süre için de hiç bilmedim.Umursamadığım dan değil ya da umursamadığımız dan değildir .bir önceki yazım da bahsettim ya en sevdiklerimizin hiç bizi terk etmeyeceklerini düşünüyoruz ve bu yüzden her dakika onlarla ilgili şeyleri erteliyor erteliyor erteliyoruz.Bende dayımın bizi terk etmeyeceğini düşünürdüm,sonsuza kadar sürmesede bu kadar erken olacağını bilmiyordum.

Evet dayımız her şeyleri çok severdi ,ama en sevdiklerinin arasında da gezi olayları ile kahraman olan çarşı grubunun herşeyi BEŞİKTAŞI'nı da çok severdi.Yani dayımız bir kara kartallıydı.Siyaseti çok seven Türkiye'nin her sorununu uzaklardan takip eden dayımız haberlerde beşiktaş taraftarları ile ilgili gelişmeleri gördükçe, nasıl da gurur duymuş nasılda mutlu olmuştu. Tabi ki de başka ülkelerde olması buraları buralarının sorunları ile ilgilenmesi için engel değildi dayımıza.Hele de bir kadeh rakı oldumu dokunmayın dayımızın keyfine işte o anda daha başka anlatılır tartışılır memleket meseleleri rakı ile.

Bu yüzden çok sever rakıyı,avrupa içkileri ne anlar dı ki memleket meselelerinden.Bizim içkimiz bile siyasetten başlar konuşmaya bitimine yakın tüm ülke meseselelerini çözümler di. Dayımız da iyi içer güzel içerdi rakıyı.Üstüne de mis gibi kelle paçası vardı.Hiç yemek ayırdımı yaptığını da görmedim duymadım.Çocukluğun da da böyle olmuş gençliğin de de orta yaşında da.sevmedikleri değil en sevdikleri arasın da olmuş kelle paça ile nohut dayımızın yemekleri arasın da.

En uğurlu rakamları da ailesinin doğum günleri idi.Sayısal lotolar da her zaman bu rakamların ona şans getireceğini büyük bir ikramiye vuracağını düşünerek bu numaraları oynardı.Oysa ki dayımız o rakamlarla bir kere şansı yakalamıştı çocuklarının her birine o tarihler de sahip olmuştu.


 Dayımız dünyanın en güzel renklerini, kendi yüreği kadar güzel renklerini sever di.Hayatımızın her şeyi idi ,öyle olmaya da devam edecek.Önemli olan hissetmek unutmamak.